İpek Yolu Üzerinde Tarihi Bir Miras: Geleneksel Mardin Evleri
Dicle ve Fırat nehirleri arasında konumlanan Mardin, geçmişten günümüze miras kalan mimarisi, yemekleri, inanışları ve daha pek çok benzersiz değeriyle tam bir kültür turizmi şehri. Mezopotamya’nın en eski yerleşimlerinden biri olan Mardin, İpek Yolu üzerinde bulunan ve farklı çağlara şahitlik etmiş bir şehir. Her noktası tarihi motiflerle dokunarak özenle inşa edilen şehirde tarih meraklıları için keşfedilmeye değer birçok eser bulunuyor. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği Mardin, Unesco’nun ‘Dünya Mirası Kenti’ listesine girmeye aday kentler arasında da yer alıyor. Pek çok dinden, dilden ve etnik kökenden insana ev sahipliği yapmış bu medeniyetler şehrinde inanılmaz bir hoşgörü ortamı mevcut. Ezanların çan seslerine karıştığı Mardin’de farklı görüşlerdeki insanlar bir arada yaşayarak şehrin asırlardır süregelen çok sesli ve çok renkli yapısını korumayı başarıyor. Arnavut kaldırımlarından oluşan muhteşem sokakları, birbirinin manzarasını kapatmayan geleneksel evleri ve görkemli tarihi yapılarıyla Mardin, çok önemli bir tarihi mirasa ev sahipliği yapıyor.
Görülmeye değer zengin tarihi ve kültürel değerlere sahip Mardin, Güneydoğu Anadolu’nun hatta Türkiye’nin en önemli turizm durakları arasında yer alıyor. Şehir, sahip olduğu hesaplı ve ayrıcalıklı tatil fırsatları ile yerli ve yabancı turistlerin tercih sebebi oluyor. İzozoel Kilisesi, Zinciriye Medresesi ve Mardin Kalesi, gezinizde mutlaka yer verip atmosferi solumanız gereken yerler arasında yer alıyor.
Mardin gezinizi erken rezervasyon tatil paketleri ile planlayabilirsiniz. Bu sayede, örneğin bayram tatili döneminde Kurban Bayramı otelleri arasından dilediğinizi daha rahat seçebilirsiniz. Tercihiniz her şey dahil tatil paketleri olursa herhangi bir detayı düşünmeden, sizin için planlanmış bir tatilin keyfini çıkarabilirsiniz.
Mardin evleri, tüm bu kültürel zenginlik içinde şehrin kültürünü ve tarihini en iyi yansıtan değerlerinden biri olarak öne çıkıyor. Evler şehrin sosyolojik yapısı, iklimi, inanışları ve yaşantıları hakkında fikir veriyor. Uzun yıllar bozulmadan günümüze gelmeyi başarmış yapılar, bölgenin kendi ocaklarından çıkarılan sarı kalker taşı sayesinde sağlamlığını koruyor. Kolayca işlenebilen sarı kalker taşı, Mardin evlerinin temel yapı malzemesini oluşturuyor. Evlerde zorunlu durumlar dışında asla başka malzeme kullanılmıyor. Kalabalık ailelerin yaşadığı binalarda yazın büyük kısmı güneş ışınlarını geçirmeyen iç avlu veya geniş teraslarda geçiriliyor. Mardin evleri konut olmayı aşıp şehirle bütünleşmiş, şehrin ruhunun ayrılmaz bir parçası haline gelmiş özel yapılar. Eski Mardin’in mistik havası içinde tepeye yayılan evler ve bu evlere yarenlik eden sokaklar içinde kaybolmak, tadına doyamayacağınız anlar yaşatıyor.
Mimarlık Harikası Mardin Taş Evleri
Mardin kalesi hemen her Anadolu medeniyetine ev sahipliği yapmış önemli bir yapı. Buraya MÖ 330 yılında hastalanarak gelen Şad Budari, şifa bulduktan sonra bölgeye yerleşerek kalenin nüfusunu artırıyor. Bu nüfus MS 442 yılında bir veba salgınında kırılıyor ve kale uzun süre boş kalıyor. Kale, günümüzde de çarpıcı dokusunu koruyor ve Mardin evlerinin benzersiz güzelliğine eşlik ediyor.
Toprak renginde büyüleyici görünüme sahip olan evler, Mardin geziniz boyunca şehrin her tarafında farklı özellikleri ile sizi karşılıyor. Genellikle 2 katlı olan evler, özenli işçilikleri ile dikkat çekiyor. Mardin taşının kolay işlenmesi sayesinde evlerin pencere ve kapılarında birçok süsleme bulunuyor. Binlerce yıldır Mardin’in kurak iklimine dayanıklı olarak inşa edilen yüksek tavanlı Mardin evleri, uzun ve kalın duvarlarıyla Mardin’in aşırı sıcak havasına karşı koruma görevi üstleniyor. Tamamı taş kullanılarak yapılan evler, karşıdan bakıldığında basamak basamak aşağıya inen oldukça farklı bir kent silüeti oluşturuyor. Birbirinin manzarasını kesmeyecek şekilde yerleşen evler, Mardin’deki olağanüstü hoşgörünün bir kanıtı niteliğinde.
Kendine has mimari yapısıyla fark yaratmayı başaran ve geçmişten günümüze güzelliğini tüm görkemiyle gözler önüne seren Mardin evleri, insan ilişkilerinin başka türlü yaşandığı zamanlardan izler taşıyor. Örneğin, evlerin teraslarının birbirini görmesi, komşuluk ilişkilerini geliştirerek çocukların birbirlerinin teraslarında oynadığı renkli görüntüleri ortaya çıkarıyor. Turizmde adı sıkça geçen, gezi rotalarının en can alıcı noktalarından olan Mardin evlerinin çoğu günümüzde müze veya otele dönüşse de ev olarak kullanılmaya devam edilen örneklere de rastlanıyor.
Bambaşka bir tarihi dokuya sahip 3000 yıllık Mardin kent merkezi, 1979 yılında kentsel sit alanı ilan edilmiş. 665 adet tescilli yapısı bulunan şehirdeki evlerin çoğu koruma altında. Tarihi kent dokusunun bozulmaması ve özgün yapısını korunması için iş yerleri ve evlerin dış cephelerinde aynı doku yakalanmaya çalışılıyor. Bu da kentte atacağınız her adımda, kartpostalları aratmayan fotoğraflar çekmenize olanak sağlayan harika manzaralar oluşturuyor. Sokaklarında oynayan çocukların muhabbetleri, eşsiz gün batımı, tarihe tanıklık edebileceğiniz mimarisi ve yemekleri ile Mardin pek çok farklı deneyim yaşatıyor. Bu deneyimi en otantik şekilde yaşamak isterseniz bölgedeki tarihi evlerden devşirilen, taş işçiliği ile bezeli Midyat otelleri iyi bir seçenek. Mardin otelleri, sadece otantik yapıları ile değil hizmet kalitesiyle de fark yaratıyor . Bölgede popüler bir konaklama seçeneği olan oteller hem atmosfer hem de tarihi yapılara yakınlığı bakımından Mardin gezinizi bütünler nitelikte.
Artuklu Sultanlarına Bir Armağan: Firdevs Köşkü
Mardin’in en güzel manzaralarından birine sahip olan Firdevs Köşkü, kendine has mimarisiyle Mardin’de bulunan en büyük yapılardan biri. Tarihte pek çok ailenin bir arada yaşadığı 2 katlı köşk, kesme taşlar kullanılarak inşa edilmiş. Her noktası buram buram tarih kokan Firdevs Köşkü’nün yapıldığı dönemin Artuklı Melih Salih dönemine denk geldiği tahmin ediliyor. Hatta yapının ilk şekli Artuklu sultanlarına mal ediliyor. Bütün Mardin emirleri tarafından kullanılan köşk, zaman içinde birçok değişim geçiriyor. Nusaybin'e giderken vali konağının yanında bulunan Mezopotamya manzarasına sahip köşk, bütün Mardin ayaklarınızın altındaymış gibi hissettiriyor. Bu manzarayı izleyebilmek için ikinci katında yapıyla uyumlu cihannüması bulunuyor. Önünde büyük havuzu, ağaçlarla dolu bir bahçe içinde yer alan görkemli köşkün günümüzde bazı bölümleri kapalı ve sadece bir aile yaşıyor. Burası fotoğraf çekilmeden ve manzarayı doyasıya izlemeden Mardin’den ayrılmamanız gereken önemli bir nokta. Firdevs Köşkü’ne çok fazla rüzgâr almasından dolayı özellikle yaz aylarında gidebilirsiniz. Rezervasyon için gecikirseniz son dakika otelleri arasından bir tercih yapabilirsiniz.